İçme ve
kullanma suyunun kalitesindeki bozulmalar çeşitli hastalıklara yol
açabilmektedir. Bu yüzden içme suyunun belirli özelliklere sahip olması
gerekiyor; bunları kısaca şöyle özetleyebiliriz...
1)Hastalık
yapıcı mikroorganizmalar içermemelidir.
2)Kokusuz,
renksiz, berrak ve içimi hoş olmalıdır.
3)Sularda
fenoller, yağlar gibi suya kötü koku ve tat veren maddeler bulunmamalıdır.
4)Yeterli
derecede yumuşak olmalıdır.
5)Ne
aşındırıcı olmalı, ne de taş yapmalıdır.
6)Hidrojen
sülfür, demir ve mangan gibi elementleri ihtiva etmemelidir.
7)Suda
sağlığa zararlı kimyasal maddeler bulunmamalıdır.
Bazı
kimyasal maddeler zehirli etki yapabilir; arsenik, kadmiyum, krom, kurşun, cıva
gibi. Bunun yanında baryum, nitrat, florür, radyoaktif maddeler, amonyum,
klorür gibi maddeler sınır değerlerinin üzerinde sağlığa olumsuz etkileri olan
maddelerdir. Bazı kimyasalların varlığı aynı zamanda, suya kirli suların
karıştığının göstergesidir.
8)Sular
kullanma maksatlarına uygun olmalıdır.
İçme suyunda
bulunabilecek muhtemel tehlikeleri gidermek ve İstanbullulara sağlıklı,
içilebilir su sağlamak için iSKi Laboratuvarlarında; arıtma tesisi çıkış suyu
ve bu suyun şebeke yoluyla musluklarımıza ulaşıncaya kadar geçirdiği her aşama
sürekli kontrol edilmektedir.
İçme suyu,
onlarca parametrenin test edilmesi ve test sonuçlarının içme ve/veya kullanıma
uygun olmasına göre şehir şebekesine verilmektedir.
İçilebilir
suyun özelliklerini üç grup altında toplamak mümkündür:
1. Fiziksel özellikler: Renk, koku,
sıcaklık vb.
2. Kimyasal özellikler: Sertlik
derecesi, organik ve inorganik içerikler, pH ve zehirli bileşikler vb.
3. Biyolojik özellikler: Bakteriler,
virüsler, parazitler vb.
Bazı sular,
yüksek düzeylerde bulunması halinde sağlık için tehlikeli olabilecek pek çok
kimyasal, fiziksel ve mikrobiyolojik kirleticiler içerebilmektedir. Kurşun,
arsenik, benzen gibi maddeler kimyasal kirleticilerdendir. Mikrobiyolojik
kirlenmeyi ise bakteriler, virüsler ve parazitler oluşturmaktadır. Cam
kırıkları, metal ve kağıt parçaları, toz, toprak gibi katı atıklar fiziksel
kirlenmeyi oluştururlar. Gündelik hayatta kullandığımız aerosoller*, yapay
tatlandırıcılar, kozmetik ürünleri, her türlü boya, böcek ilaçları, ilaçlar,
plastikler gibi maddeler tatlısu kaynaklarımıza karışarak sağlığımızı tehlikeye
sokan sayısız insan yapımı kimyasallardan sadece bir kaçıdır.
Pek çok
bulaşıcı hastalık, kirli su vasıtasıyla insanlara geçebilmektedir. Fakat suyun
önemi ve sebep olabildiği hastalıklar ancak son 150 yılda algılanmaya
başlanmıştır. Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO) gelişen ülkelerdeki hastalıkların %
80'inin su ile ilişkili olduğunu tahmin etmektedir.
Günümüzde
geri kalmış ülkelerde bebek ölümlerinin önemli bir nedeni bulaşıcı enfeksiyon
hastalıklarıdır. Bu yüzden su hijyeni, halk sağlığı açısından çok büyük önem
arz etmektedir. İçme suyu kaynaklarının hastalık yapıcı mikroorganizmalarla
kirlenmesi halk sağlığını doğrudan tehdit etmektedir.
Kolera mikrobu,
Hepatit A virüsü ve mikroskobik parazitlerden tifo, dizanteri mikrobu gibi
bakterilerin yanı sıra, çeşitli virüsler ve parazitler su kaynaklanna
bulaşabilir ve pek çok salgın hastalığa neden olabilirler.
Çeşitli
nedenlerden dolayı bağışıklık sistemleri zayıflamış olan kişilerin, içme
sularındaki kirleticiler konusunda daha duyarlı olmaları gerekiyor. Örneğin,
bir mikroskobik parazit olan Cryptosporidium, enfekte olmuş hayvan ve
insanların bağırsaklarında yaşar.
Özellikle,
göl ve akarsu gibi yüzey sularında bulunan bu parazit, sağlıklı yetişkinlerde
de hastalığa yol açabilmektedir. Ancak bağışıklık sistemi zayıflamış kişilerde
çok daha ciddi hastalıklara, hatta ölümlere neden olabilmektedir.
Küçük
çocuklar yüksek düzeylerde nitrat ve kurşun gibi bazı kirleticilere karşı çok
hassastırlar. İçme suyundaki kurşun, bebek ve çocuklarda, fiziksel ve zihinsel
gelişme bozukluklarına; yetişkinlerde ise kan basıncının artışına neden
olabilmektedir.
Uzun yıllar
kurşun miktarı fazla su içen yetişkinlerde böbrek sorunları ve yüksek tansiyon
gelişebilmekte, içme suyundaki yüksek miktarda nitrat da ciddi hastalıklara
neden olabilmektedir.
Hayatın
kaynağı olan su ne yazık ki, su kaynaklarının kirletilmesi ve arıtılmadan
kullanılması yüzünden halk sağlığını tehdit edebiliyor.
Yaşam için
gerekli olan su, temiz ve sağlıklı olduğu durumda yararlı olabilir.
Sudan
kaynaklanan hastalıkların kontrol aıtında tutulması, kaynaktan başlayarak
musluklarımıza ulaşıncaya kadar pek çok aşamada gerekli tedbirlerin alınması
ile mümkün olabilir.
Sert
su nedir? Sert su deterjan tüketimini etkiler mi?
Sert su,
mineral yoğunluğu yüksek olan sudur. (Yumuşak su da mineral yoğunluğu az olan
suya denir.) Su kireç, tebeşir ve beyaz mermer gibi kalsiyum ve magnezyum
içeren minerallerin birikintilerinden geçtiğinde sert su haline gelir.
Sert su
insan sağlığına zararlı değildir. Adı üstünde, belki biraz sert gelebilir ama
içeriğindeki mineraller vücudun ihtiyacı olan miktarları tamamlayabilir. Sert
suyun asıl zararı sanayi ortamlarında görülür. Buhar kazanları ve soğutma
kulesi gibi yerlerde çok pahalı zararlara yol açabilir.
Ne kadar sertlik o kadar
deterjan tüketimi…
Ev
ortamındaysa sert su, suyla temas eden cihazlara zarar verebilir. (Suyun sert
olup olmadığını sabun ve deterjan köpüklerine bakarak anlayabilirsiniz. Köpük
azsa veya hiç yoksa su serttir.) Sert suyun zararlarını en çok çaydanlıklar, su
ısıtıcıları bulaşık makinelerinde görebilirsiniz.
Suyun sertlik derecesi…
Suyun sabunu tüketebilme (köpük yapmadan) özelliği sertliği
diye tanımlanır.
fransız sertliği (fr) veya mg/lt caco3 ülkemizde yaygın
olarak sertlik sınıflandırmasında kullanılan birimlerdir.
Suyun içindeki sertlik iyonlarının konsantrasyonunu
tanımlamada kullanılır. 1 fr derecesi 10 mg/lt caco3 sertliğine eşittir.
Tablo:1 Suyun Sertlik Derecesi.
Suyun Sertlik Derecesi (fr)
|
Suyun Niteliği
|
0-5
|
Çok yumuşak su
|
5-10
|
Yumuşak su
|
10-20
|
Orta sert su
|
20-30
|
Sert su
|
30 ve Üzeri
|
Çok sert su
|
Kaski
Kayseri Büyükşehir Belediyesi Su Ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü
İçme-Kullanma Suyu Analiz Raporu Mart 2019 sonucuna göre Kayserinin İçme suyu sertlik
derecesinin (Toplam Sertlik(Fr °S)) en düşük 8.8 Fr en yüksek 27.1 Fr arasında
değiştiği görülmekte.
Bu sonuca
dayanılarak Kayseri il merkezi içme suyu sertlik derecesinin yumuşak ve orta sertlikte
su olarak nitelendirebiliriz. Kayseri İçme suyunun pH değerleri ise 6,5-9,5
arasında değişmektedir.
Kaski Kayseri Büyükşehir Belediyesi Su Ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü İçme-Kullanma Suyu Analiz Raporu Mart 2019 |
Hiç yorum yok: